HAK-İŞ’ten kamu çalışanlarına ek zam talebi
HAK-İŞ Konfederasyonu ve Hizmet-İş Sendikası Genel Lideri Mahmut Arslan, Hizmet-İş Sendikası’nın 46’ncı kuruluş yıldönümü münasebetiyle bir otelde basın toplantısı düzenledi.
Kamuda 2023-2024 döneminde 700 binden fazla personelin mali ve sosyal haklarını belirleyen Kamu Toplu İş Sözleşmesi Çerçeve Protokolü’nü mayıs ayında imzaladıklarını hatırlatan Arslan, imzaladıkları sözleşmenin 2020’de anlamını yitirdiğini söyledi. Enflasyon nedeniyle geçici.
EK PROTOKOL VURGUSU
Çerçeve protokolüne ek protokol yapılması için TÜRK-İŞ ile birlikte hareket ettiklerini belirten Arslan, “Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız ve işveren sendikası TÜHİS’e tüm sözleşmelerimizde enflasyon artı iyileştirme yapılması çağrımızı yineliyoruz. Geçerlilik süreleri farklı.Bu çağrıya bir ek olarak “Protokol yoluyla yanıt verilmesini istiyoruz” dedi.
“Kamu Toplu İş Sözleşmesi Çerçeve Protokolü’nün belediye şirketlerinde de uygulanması gerekiyor, bunun önünde hiçbir hukuki engel yok.” Arslan, diğer personel konfederasyonlarının karşı çıkmasına rağmen HAK-İŞ’in bu konuda ısrar ettiğini vurguladı.
Çerçeve protokolün belediye şirketlerine uygulanması için eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ile protokol imzalamayı planladıklarını ancak Bilgin’in görev süresinin dolduğunu vurgulayan Arslan, “Vedat Bilgin bu konuda taahhütte bulunmuştu. ” söz konusu.
Çerçeve protokolünün işleyişinde kurgusal bir sorun yaşandığını belirten Arslan, şöyle konuştu: “İşçi konfederasyonlarının kamu işveren sendikasıyla ele alınması muhatap ilişkilerine de zarar veriyor. Dolayısıyla HAK-İŞ olarak biz kamu işveren sendikalarına üyeyiz ve bu sendikalara üyeyiz. “Kamu Toplu İş Sözleşmesi Çerçeve Protokolünde en fazla temsil yetkisine sahip olan TİSK muhatabımız olmalıdır.”
ENFLASYON HATIRLATMA
Çalışanların ağır bir vergi yüküyle karşı karşıya olduğunu belirten Arslan, çok kazanandan daha çok, az kazanandan daha az vergi alınması gerektiğini her fırsatta dile getirdiklerini hatırlattı. Arslan, 2002 yılında bir çalışanın baz fiyatın yüzde 16’sı kadar gelir elde ettikten sonra yeni vergi dilimine geçtiğine dikkat çekerek, şöyle konuştu: “Taban fiyat vergiden hariç tutulmasaydı dördüncü ayda asgari ücretler yüzde 20’lik vergi dilimine girecek noktaya ulaşmıştı. Vergi geçişi enflasyon oranlarının bile üzerindeydi.” Maalesef kurlar fiyatları aşağı çekiyor. Mesela Ocak ayında imzaladığımız sözleşmeyle 100 lira alan bir arkadaşımız, fiyat artışına rağmen Aralık ayında 70 lira almak zorunda kalıyor. Bu kabul edilemez. TÜİK’in son dört yıllık rakamlarına baktığımızda brüt emek hareketinin arttığını görüyoruz. “Milli hasılanın payı yüzde 34’ten yüzde 27’ye düştü. Aynı dönemde sermayenin payı da yüzde 50’den arttı” Yüzde 54’e çıktı. Dolayısıyla enflasyonun yüksek olduğu dönemler işçilerin kaybettiği dönemlerdi.” (HABER MERKEZİ)